GES Yatırımcılarının Karşılaşabileceği 6 Sorun
İzin Süreci ve Kapasite Sorunları
GES yatırımı yapmak isteyen bir yatırımcının izlemesi gereken standart bir resmi prosedür vardır. Bu sürecin ilk aşaması; GES yapılmak istenen lokasyonun bulunduğu dağıtım bölgesindeki elektrik dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiden bağlantı görüşü ve çağrı mektubu alınmasıdır. Örnek vermek gerekirse; Aydın, Denizli, Muğla sınırlarında hizmet veren ilgili elektrik dağıtım şirketi ADM Elektrik Dağıtım A.Ş.’dir. Ancak santraliniz dağıtım lisansı sahibi bir OSB(Organize Sanayi Bölgesi) içinde yer alacaksa o zaman bağlantı görüşü ve çağrı mektubu ilgili OSB’den alınır. Bu iznin alınabilmesi için bazı kısıtlar söz konusudur ve yatırımcılar ilk olarak bu aşamada sorunla karşılaşabilmektedir.
Öncelikle bilinmesi gereken, tüm lisanssız GES’ler bir tüketim tesisinin enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılır. Güncel mevzuatta aylık mahsuplaşma sistemi uygulanmaktadır. Ancak izin alınabilir kapasite, tüketim tesisinin sözleşme gücü ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca sözleşme gücü daha yüksek olsa dahi 5MW güçten daha yüksek bir kapasite için mahsuplaşma sistemine izin verilmemektedir. Kapasite tahsisi, doğrudan TEİAŞ trafo merkezlerinin arıza akım limitlerine ve fiziki trafo kapasitelerine bağlı olarak verilmektedir. Bu durumda şayet daha önceden ilgili trafo merkezi için kapasiteyi dolduracak kadar bir başvuru yapılmışsa yeni başvurular için izin çıkmayacaktır. Erken davranan, bağlantı iznini almış olacak fakat kapasite tahsisi yapılamayan yatırımcılar bu imkândan faydalanamayacaktır.
İzin sürecinde sorun olarak değerlendirebileceğimiz bir durum da başvurunun neticelenme süresidir. Başvuru yapıldıktan sonra iznin resmi olarak tebliğ edilmesi 3 aya varan bir süreyi bulabilmektedir. Uygulama süreci çok kısa olan GES’ler için bu süreyi fazlaca uzun olarak değerlendirebiliriz. Ayrıca bu süreç için gerekli dokümanlar net olarak belirlenmiş olsa da ilgili dağıtım şirketleri evrakların orijinalliği konusunda farklı prosedürler işletebilmektedir. Kimisi orijinal belgeyi görerek kopyasını kabul ederken kimisi orijinal belgenin noter onaylı suretini şart koşabilmektedir.
Uygulama Alanı Sorunları
Güncel mevzuat ile mahsuplaşma yapmak isteyen bir yatırımcı bu uygulamayı ancak binanın çatısına ve cephesine yapabilmektedir. Bazı tesislerin çatıları GES’i taşıyacak kadar güçlü olmamakla birlikte bazı tesislerin mevcut enerji tüketimleri de çatı alanına yerleştirilebilecek olan GES’in enerji üretiminden çok daha fazla olabilmektedir. Bu gibi durumlarda çatı alanları kullanılamaz veya yetersiz olabilmektedir.
Arazi üzerine yapılacak olan GES’ler mahsuplaşma sistemine dahil edilemediği gibi üretilecek enerjinin tamamı şebekeye verilmeden tüketilecek olsa dahi bu arazinin tüketim tesisinin hemen yanında yer alması gerekmektedir. Daha önceden aynı dağıtım bölgesinde (Örneğin ADM Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin hizmet sınırları içerisinde) kalmak şartıyla herhangi bir alana yapılacak olan bir GES’le tüketim tesisi yanyana olmasalar bile mahsuplaştırılabiliyordu. Günümüzde bu uygulama olmadığından, çatı kapasitesi yeterli olmayan yatırımcılar bu konuda alternatif üretilemediğinden sorun yaşayabilmektedir.
Onay ve Kabul Süreci Sorunları
Bağlantı görüşü ve çağrı mektubu alabilmiş olan yatırımcıların, prosedürün devamında TEDAŞ veya ilgili elektrik dağıtım şirketine proje onayı yaptırması ve akabinde GES uygulamasını hayata geçirerek geçici kabul sürecini tamamlaması gerekmektedir. Bunların tamamlanmasıyla aylık mahsuplaşma süreci başlayacaktır. Projelendirme ve proje onayı sürecinde tasarım ve ürün seçimi konuları ortaya çıktığı için yatırımcıların bu konuda tecrübeli firmalardan hizmet alması önem arz etmektedir. Çünkü bu süreç seçimlere bağlı olarak yatırım maliyetini doğrudan etkileyecektir. Markadan bağımsız olarak sistemin nasıl tasarlandığı ve hangi teknik özelliklerdeki ürünlerin kullanıldığı, hem ilk yatırım maliyeti açısından hem de işletme sürecinde ortaya çıkacak enerji üretimi açısından önemlidir. Enerji üretimini düşürecek bir tasarım yapılmaması gerektiği gibi, fayda sağlamayacak şekilde fazladan ekipman kullanılması da hatalı bir yaklaşım olacaktır. Yatırımcıların bu süreç için; ürünleri tanıyan, mühendislik altyapısı güçlü firmalarla çalışması hem yatırım maliyetini düşürmesine hem de daha verimli bir tesis işletmesine imkan sağlayacaktır.
Proje onayı ve uygulama süreci tamamlandıktan sonra geçici kabulün yapılarak mahsuplaşma sürecinin başlatılması gerekir. Geçici kabul, proje onay makamı tarafından yapılır. Geçici kabul için genel olarak can güvenliği ve projeye uygunluk kontrolleri yapılıyor olsa da geçici kabul için merkezi olarak belirlenmiş net şartlar bulunmadığından geçici kabul heyetinin inisiyatifi ile ilave uygulamalar ve dokümanlar istenebilmektedir. Bunlar bazen alışılagelmiş taleplerin dışında olabilmekte ve bu da ilave maliyet oluşturduğu gibi işletme sürecinin de daha geç başlamasına sebep olabilmektedir.
Onay ve kabul sürecindeki temel sorunlardan birisi de pandemiden ötürü ilgili kurumların kısıtlı çalışması sebebiyle evrak ve onay süreçlerinde gecikmelere sebep olmasıdır. Bu durum pandemi öncesinde de kısmen sorun olarak yatırımcının karşısına çıkıyordu ancak güncel olarak hem kısıtlı çalışma yöntemleri hem de ilgili kişilerin hastalığa maruz kalabilme durumları sebebiyle yer yer belirgin gecikmeler söz konusu olabilmektedir.
Uygulama Kalitesi Sorunları
Yatırımcıların büyük çoğunluğu en uygun fiyatlı sisteme sahip olma eğilimindeler. Ancak doğru olan belirli kalite standardına sahip sistemler arasında en uygun fiyatlı olana sahip olmak yönünde olmalıdır. Yatırımcılar için uygulama firması seçiminde dikkat edilmesi gereken önemli hususları; optimum maliyet için mühendislik becerisi, verimli çalışan bir tesis için sertifikalı ürün seçimi ve ürünler arası uyumluluğu, can güvenliği ve düşük arıza oranı için de kalifiye uygulama ekiplerinin gerekliliğini sıralayabiliriz.
Yatırımcıların hem sistemde kullanılan ürünleri hem de uygulama kalitesini denetlemesi sağlıklı bir tesise sahip olması açısından önemlidir. Bu tesislerin 25 yıl hatta daha uzun süre boyunca çalışacağı öngörüldüğünden en baştan bu denetim mekanizmaları için bir miktar fazla yatırım yapmanın uzun vadede kazanç sağlayacağı açıktır.
İşletme Süreci Sorunları
GES’ler işletmesi çok zor olan tesisler değildir. Hatta iyi tasarlanmış ve uygulanmış, denetlenmiş, sorunsuzluğu kanıtlanmış olan GES’ler çalışma hayatını uzun yıllar sağlıklı şekilde sürdürebilmektedir. Ancak hatalı tasarım ve malzeme seçimi yapılmış olan, kalifiye olmayan ekipler tarafından uygulanan tesisler uzun vadede sorunlara sebep olabilmektedir.
Güneş panellerinin seçimi çok önemlidir. Üretim sürecinde ürünlerde oluşan mikroçatlakların tespit edilmemiş olması zamanla ortam şartları sebebiyle panellerde enerji üretim kayıplarına sebep olacaktır. Hatalı uygulama sebebiyle enerji taşıyan materyallerin birbirleriyle uyumlu ve sağlam bir şekilde amacına uygun ekipmanlarla temasının sağlanması ve işletme döneminde özellikle bu noktaların termal kontrollerinin yapılması gerekir. Bu sayede olası bir arızanın önüne geçilebilir.
İthal Panel Sorunu
Yatırımcıların günümüzde karşılaştığı en büyük sorunlardan birisi, ithal panel teminindeki engellerdir. Yurtdışından gelen güneş panellerine gümrükte gözetim vergisi uygulanmaktadır. Bunun miktarı; güneş panelinin fiyatı kadar KDV ortaya çıkıyor şeklinde ifade edilebilir. Bu durum, ilgili miktarda KDV’nin peşinen finanse edilmesini gerektirir ki bu da yatırımcılar için genellikle tercih edilesi bir durum değildir. Ancak yatırımcı düzenli olarak KDV borcu oluşan bir sektörde faaliyet gösteriyorsa, gözetim vergisi adıyla ortaya çıkan ilgili miktar KDV’yi peşinen finanse ederek daha sonraki dönemlerde oluşacak KDV borcunu, alacağına karşılık mahsuplaşarak eritebilir.
Bu durum Çin haricindeki bir ülkede üretilip ülkemize getirilen güneş panelleri için geçerlidir. Çin’den getirilmek istenen güneş panelleri için haricen antidamping vergisi uygulanmaktadır. Bu da Çin’den güneş paneli teminini neredeyse imkansız hale getirmektedir. Yerli üreticinin desteklenmesi tabi ki önemlidir fakat yurt içi yatırımcının talebine makul sürede cevap verilebilmesi de gerekir. Genellikle yerli üreticiler 5 aya varan teslim süreleri sunabilmektedir. Bu durum da yapımı çok kısa vakit alan güneş santrali yatırımlarının gecikmesine ve doğal olarak da iç piyasada arzın talebi yeterince karşılayamaması sebebiyle fiyatlarda dengesizliğe sebep olmaktadır.
Dikkat çekilmesi gereken önemli bir nokta da yerli üreticilerin kalite, sertifikasyon ve denetim mekanizmalarını ne denli ciddiyetle işlettiğidir. Global ölçekte üretim yapan büyük üreticilerin sertifikasyon süreçlerini daha ciddi yürüttüğü ve proje bazlı üretimler için yapılan her türlü denetime açık oldukları aşikardır. Bu sayede sertifikasyona uygun ürün üretildiği rahat bir şekilde kanıtlanabilmektedir. Bu durumun yerli üreticilerde de aynı şeffaflıkta ilerlemesi gerekir. Aksi taktirde yatırımcılar hem daha yüksek fiyatlara güneş paneli satın almak zorunda kalacak hem de aldığı ürünlerin kalitesinden emin olamayacaktır. Günümüzde maalesef yatırımcıların birçoğu bu duruma maruz kalabilmektedir.